Türkiye: Basın Özgürlüğünün Kara Haftası— Dört Kadın Gazeteci Hapis Cezasına Çarptırıldı, Bir Kadın Gazeteci Alanda Darp Edildi
Yer: Türkiye, İstanbul
Tarih: 23 Eylül, 2022
Available in: 🇬🇧 English
Türkiye’de aynı hafta tam dört gazeteci hapis cezasına arptırıldı, bir gazeteci ise alanda haber takibi yaparken polis şiddetine maruz kaldı. Gazeteciler Nurcan Yalçın, Hatice Şahin, Rabia Önver ve Rojda Oğuz terör suçlamalarından hapis cezasına çarptırıldı. Gazeteci Meral Danyıldız ise üç polis memuru tarafından fiziksel şiddete uğradı. Ülkede gittikçe kötüleşen ve gazeteciler için güvensiz hale gelen bu ortamın derhal bir son bulmasını talep ediyoruz. Gazeteciler, sırf doğruların peşinde koştukları ve kamuyu bilgilendirdikleri için susturulamaz, hapsedilemez ve şiddetin hiçbir türüne maruz kalamaz! Gazetecilik suç değildir!
Üç kadın gazeteciye ‘terör suçlarından’ hapis cezası verildi
Gazeteci Nurcan Yalçın’ın “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasıyla yargılandığı davanın 22 Eylül’de görülen duruşmasında Yalçın’a 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi.Gazeteci Nurcan Yalçın’ın 2015-2016 yılları arasında Diyarbakır’ın Sur ilçesinde, sokağa çıkma yasakları öncesi kadınlarla yaptığı röportajlar gerekçe gösterilerek açılan davanın bir önceki duruşmasında savcı mütalaasını yinelemişti. Gazetecinin avukatı Resul Temur’un savunma için ek süre talebinde bulunması üzerine duruşma 22 Eylül’e ertelenmişti.
İlk duruşmada iddia makamı mahkemeye esas hakkındaki mütalaasını sunarak gazetecinin “örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçlamasından cezalandırılmasını talep etmişti. Savcı, gazetecinin olayların yaşandığı Sur ilçesine giderek “silahlı örgüt üyeleri” ile röportaj yaptığını, video kaydettiğini, video içeriklerinde örgüt üyelerini manevi yönden destekler konuşmalar yaptığını öne sürmüştü. Gazetecinin konuşma bütününde şiddete, silahlı mücadeleye veya isyana teşvik edici görüntüler kaydettiğini iddia etmişti. Gazetecinin çektiği görüntülerin bir örgüt üyesinin dijital dokümanları arasında bulunduğunu ifade eden savcı, Nurcan’ın örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu ileri sürerek cezalandırılmasını istemişti.
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin (MLSA) haberine göre, gazetecinin avukatı Temur, Yalçın’ın gazeteci olduğuna dair belgeleri mahkemeye sunduklarını, bunların doğrulandığını ve tartışmaya yer bırakan bir husus olmadığını belirtti.
Benzer şekilde 19 Eylül’de Yeni Yaşam Gazetesi editörü Hatice Şahin’e “silahlı örgüt üyeliği” suçlamasıyla açılan davanın karar duruşması görüldü. Şahin hakkında “Demokratik Toplum Kongresi (DTK) çalışmaları kapsamında örgütsel nitelikteki eylemlere katıldığı” iddiasıyla açılan davada gazeteci, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
11 Mayıs 2022’de görülen dokuzuncu duruşmada Mütalaasını sunan savcı gazetecinin “örgüt üyeliği” suçlamasından 15 yıl hapisle cezalandırılmasını talep etmişti. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nden (MLSA) Deniz Tekin’in aktardığına göre, gizli tanık ifadelerine yer verilen mütalaada gazeteci Hatice Şahin’in örgüt içerisinde faaliyette bulunduğu, 2014-2015 yılları arasındaki sokağa çıkma yasakları döneminde gazetecilik mesleği altında Sur ilçesinde giderek, oradan görüntü aldığı ve yaptığı sinevizyonla halkı çatışmaya ve başkaldırmaya teşvik ettiği" öne sürülmüştü.
16 Eylül’de ise gazeteci Rojda Oğuz, “silahlı terör örgütü üyeliği” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla açılan davada 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı. Eski Jin News muhabiri Oğuz, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi öğrencilerinin farklı zamanlardaki protestolarına katıldığı gerekçe gösterilerek 8 Ocak 2016 günü düzenlenen polis operasyonuyla gözaltına alınmış ve tutuklanarak Van M Tipi cezaevine götürülmüştü. Dört ay tutuklu kalan Rojda, “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamalarıyla yedi yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyordu.
Altı yıldır devam eden davada, gazetecinin mesleki faaliyetleri nedeniyle takip ettiği protesto ve yürüyüşlerin yanı sıra sosyal medya paylaşımları, gizli tanık ifadeleri ve yaptığı haberler suç unsuru gösterilmişti. Ayrıca dava dosyasında, Başbakanlık Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nün mahkemeye gönderdiği yazısında, Rojda mesleğini yapıp yapmadığı ve basın kartı sahibi olup olmadığına dair dair bilgi ve belgeye rastlanılmadığı iddia edilmişti. Gazetecinin o dönem çalıştığı medya kuruluşunun sağladığı kurumsal basın kartı da mahkemece kabul edilmedi.
23 Eylül 2022’de Jinnews muhabiri Rabia Önver sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek 1 yıl 6 ay 27 gün hapis cezasına çarptırıldı. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığının 2 Mart’ta açtığı soruşturmada gazeteci ‘örgüt propagandası’ yapmakla suçlandı.
Sadiye Eser ve Sadık Topaloğlu da hapis cezasına çarptırılmıştı
Gazeteci Sadiye Eser ve meslektaşı Sadık Topaloğlu, ‘terör örgütüne üye oldukları’ iddiasıyla altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı. Bir önceki duruşmada, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nden (MLSA) Eylem Sonbahar’ın aktardığına göre, Eser’in avukatı Özcan Kılıç, davaya tanık olarak gösterilen ve hiçbir duruşmaya katılmayan Özgür Baran’ın dinlenilmesinden vazgeçilmesini talep etmişti.
Sadiye Eser, 29 Kasım 2019'da MA ofisinden çıktıktan sonra gözaltına alınmış ve 2 Aralık 2019'da gizli tanık ifadeleriyle “örgüt üyeliği” gerekçe gösterilerek tutuklanmış ancak 26 Mart 2020 tarihinde görülen ilk duruşmada adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti.
Davaya yönelik hazırlanan iddianamede Sadiye Eser’in yurtdışına yaptığı seyahatler delil olarak gösterilmiş, gözaltına alındığı sırada polis tarafından el konulan cep telefonuna ait şifreyi, polislere bildirmemesi “örgütsel tavır” olarak kabul edilmişti. Ayrıca gazeteciye ait MP3 müzik çalar içerisinde yer alan Kürtçe şarkılar da iddianamedeki deliller arasında sayılmıştı.
Meral Danyıldız alanda polis şiddetine uğradı, bilekleri sıkılarak yaralandı
21 Eylül Çarşama günü, Cumartesi Anneleri/İnsanları davasının 5'inci duruşması Çağlayan Adliyesi'nde görüldü. Duruşmayı takip eden gazeteciler alanda polis tarafından engellendi. Alanda haber yapmaya çalışan Artı TV Muhabiri Meral Danyıldız’ın koluna polisler tırnaklarını geçirdi ve kolunu büktüler. Bileği kanayan ve yaralar oluşan Danyıldız, polis tarafından itilerek alandan uzaklaştırılmaya çalışıldı. Olayın ardından kolunun ne hale geldiğini Twitter’dan paylaşan gazeteci, Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın avukatı Ülkü Şahin ile birlikte darp raporu aldı ve polis memurları hakkında şikayette bulunacağını belirtti.
Kollarımı sıka sıka, tırnaklarını gecire gecire, hincla saldırdılar. Bir kisi hincini alamayinca uc kisi birden. Suc duyurusunda bulunacagim. Siz de yargilanacaksiniz. https://t.co/cU1supYPXU pic.twitter.com/aPTbwfapL7
— Meral Danyıldız (@meraldanyildiz) September 21, 2022
Meral, alanda haber takibi yaparken düzenli olarak polis şiddetine maruz kalan gazetecilerden biri. 8 Temmuz’da Konya’da öldürülen hekim Dr. Ekrem Karakaya için bir araya gelen sağlık çalışanlarını takip ederken tehdit edilerek hedef gösterildi.26 Haziran’da 20’nci İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ederken polis tarafından ablukaya alındı ve çekim yapması engellendi. 31 Mayıs’ta Gezi Parkı protestolarının dokuzuncu yıl dönümü için Taksim’de haber takibi yaparken polis şiddetine ve biber gazına maruz kaldı.
Yıl sonunda tüm dünyada kaydedilen fiziksel şiddet vakalarında Türkiye’nin pastadaki payının %50 olmasını bekliyoruz
2021 yılında kadın ve LGBTİ+ gazetecilere yönelik 128 ülkede kaydedilen şiddet vakalarının %25,6’sı Türkiye’ye aitti. 2022 yılının başından 23 Eylül’e kadar olan süreçte bu oran %43.9’a çıktı. Eğer Türkiye’deki polis şiddeti bu şekilde devam ederse yıl sonunda tüm dünyadaki fiziksel şiddet vakalarının yarısının Türkiye’de kaydedilmiş olacağını tahmin ediyoruz. Yani 2022 yılında kadın ve LGBTİ+ gazetecilere yönelik fiziksel şiddet vakalarında pastanın yarısı Türkiye’nin olacak.
Geçen yıl yayınladığımız Yıllık Rapor’da da Türkiye toplamda en çok şiddet vakası kaydedilen ülke olarak 1. Sırada yer almıştı. Ardından gelen Amerika Birleşik Devletleri ile arasında 2,5 kat fark kaydedilmişti. Durum böyle giderse muhtemelen bu yıl yine en çok şiddet vakası görülen ülke Türkiye olacak.
Türkiye’de yaratılmaya çalışılan ‘korku iklimi’
Türkiye’de varolan sorunların gözardı edilmesi, hiçbir sorun yokmuş gibi davranılması için kamuyu bilgilendirme görevini üstlenen gazetecilere yönelik acımasız bir politika izleniyor. Gerçekleri ortaya çıkarmak isteyen gazeteciler ya hapse atılıyor, ya darp ediliyor ya da haklarında dava açılarak psikolojik olarak korkutulmak ve sindirilmek isteniyor.
Bu korku ikliminin gazeteciler üzerinde hiçbir yılgınlığa ve umutsuzluğa yol açmadığını görmek Gazetecilikte Kadın Koalisyonu olarak bizi oldukça etkiliyor. Türkiye’de kadın ve LGBTİ+ gazetecilerin bu denli cesur olması ve tüm şiddete rağmen görevini azimle yerine getirmeye çalışan birer kahraman olarak alanda var olmaya devam etmesi bütün dünyayı etkileyecek bir davranış. Bu cesur kahramanların güvenli bir ortamda, mücadele etmek zorunda kalmadıkları bir ortamda mesleklerini devam ettirmeleri için çalışmalarımıza devam ediyoruz ve onlardan ilham alıyoruz. Çünkü gazetecilik suç değildir. Tercihi, inancı, ırkı, kimliği ne olursa olsun kadın olmak, LGBTİ+ olmak ve gazeteci olmak suç değildir!
Gazetecilikte Kadın Koalisyonu, kadın gazetecilere yönelik küresel bir destek örgütüdür. Dünyanın dört bir yanındaki birçok ülkedeki kadın gazeteciler için mentörlük projesine öncülük eden ve kadın gazeteciler için özgür basın ortamına odaklanan ilk örgüttür. Gazetecilikte Kadın Koalisyonu olarak dünyanın her yerindeki kadınlara yönelik her türlü hak ihlalini ayrıntılı bir şekilde belgelemekteyiz. Bireyler ile kurumları biraraya getiren sistemimiz, kadın gazetecilerin sektörde özgürce çalışmasına yardımcı olmak için gereken deneyim ve danışmanlığı bir araya getirir. Amacımız, kadın gazetecilerin güvenle çalışabileceği ve gelişebileceği güçlü bir mekanizma geliştirilmesine yardımcı olmaktır.
If you have been harassed or abused in any way, and please report the incident by using the following form.