Türkiye'de Covid-19 Salgını Nedeniyle Risk Altındaki Kadın Gazeteciler

Yer: Türkiye
Tarih 7 Nisan, 2020
Available in: 🇬🇧 English

Türkiye'de 27.000'den fazla teyit edilmiş koronavirüs vakası ve bugüne kadar kaydedilen 500'den fazla ölümle birlikte, tutuklu gazetecilerin güvenliği için korkular son birkaç haftada daha da arttı. Türkiye'de uzun süredir cezaevinde olan kadın gazetecilerin yetersiz koşullarda hayatlarını idame ettirmeye çalıştıklarını biliyoruz. Şu an itibariyle hala dört kadın gazeteci yalnızca gazetecilik yaptıkları için cezaevlerinde tutulmaktadır.

Bu gazeteciler sadece yetkililerin haksız tutumlarına karşı savunmasız değil, aynı zamanda cezaevlerindeki pek tatmin edici olmayan koşullar da göz önüne alındığında, yeni tip koronavirüse karşı da oldukça savunmasız durumda bulunmaktadırlar.

Yetkililer cezaevindeki gazetecilerin güvenliğini ve hijyenini sağlamak amacıyla bir adım atmalıdır. Kadınlar da dahil olmak üzere birçok gazeteci, koronavirüse yakalanma riski taşımaktadır.

16 Mart'ta Haberimizvar.net haber sitesinin genel yayın koordinatörü Ebru Küçükaydın, koronavirüs hakkında yayınladığı bir haber dolayısıyla Antalya'daki evine yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. İfadesi polis karakolunda alındıktan sonra serbest bırakılmasına rağmen, sözkonusu haber daha sonra web sitesinden kaldırıldı. Basın bildirimizi buradan okuyabilirsiniz.

31 Mart'ta yazar Nurcan Baysal hakkında, sosyal medya paylaşımları ve bir haber sitesi olan Ahval'de yayınlanan iki makalesi nedeniyle "halkı düşmanlığa ve nefrete kışkırtma" suçlamasıyla soruşturma açıldı. Yazdıkları, hükümetin Covid-19’a karşı aldığı önlelerin yetersizliğini eleştirirken, tüm dünyada hayati tehlike arz eden bu pandemi için yapılanların eksikliğine ışık tuttu. Baysal nihayet ifade verdikten sonra serbest bırakıldı.

Mezopotamya Ajansı muhabiri Sadiye Eser, tıpkı şu anda tutuklu bulunan dört gazeteci gibi, Aralık 2019'da “bir terör örgütünün üyesi olmak”tan tutuklandı. 26 Mart'ta, adli kontrol şartıyla mahkeme tarafından serbest bırakıldı ve davasının duruşmasını 15 Ekim'e kadar erteledi.

17 Mart'ta Türk hükümeti, devam eden davaları salgın nedeniyle 30 Nisan'a kadar erteledi. Pandemi çevresindeki durum kötüleşirse, bu tarihin daha da ötelenmesi bekleniyor. Bu arada adliyelerde yalnızca tutuklu mahkumların duruşmaları devam ediyor.

Bu yıl Türkiye'deki birçok kadın gazeteci serbest bırakılsa da, dördü hala yetersiz koşullarda hapishanelerde tutulmaktadır. Dışarıdaki birçoğu da, koronavirüs koronavirüs haberleri ve sosyal medya paylaşımlarından dolayı gözaltına alınma riski altındadır.

Kısa bir süre önce, Mezopotamya Ajansı muhabiri Ruken Demir'in cezaevinde maruz kaldığı insanlık dışı koşulları kınayan bir bildiri yayınladık. Görünüşe göre Demir, kardeşine bir mektup yazdı ve hapishanede sağlıksız ve hijyenik olmayan yiyeceklerle beslendiğinden bahsetti. Ruken'in kitap veya gazete okumasına da izin verilmedi ve daha sonra mektup yazması da yasaklandı. 115 gün hapishanede "terör örgütü adına faaliyet yürütme" suçlamasıyla tutulduktan sonra 6 Mart'ta serbest bırakıldı.

Ruken Demir’in Türkiye’deki hapishanelerinde karşılaştığı muameleyi takiben, cezaevindeki kadın gazetecilerin güvenli ve sağlıklı olduğu düşüncesi pek de inanılır gelmemektedir. Türkiye’deki hapishanelerde tutulan kadın gazetecilerin tümü Covid-19’a yakalanma riski ile karşı karşıya kalmıştır. Bu gazetecilerin çoğu 30 yaşın üzerindedir ve yüksek risk kategorisine girmektedir. Hapishanelerin hijyen durumu, ısıtma sistemi, yemekhane koşulları ve revir ekipmanları mahkumların güvenliğini ve sağlığını sağlamak için denetlenmesi gereken şeylerden yalnızca birkaçını oluşturmaktadır.

Yakın zamanda serbest bırakılan gazeteci Sadık Topaloğlu, parmaklıklar ardındaki gazetecilerin durumu hakkında konuştu. Hapishanelerdeki koşulların onları hastalıklara karşı nasıl savunmasız bıraktığını anlattı. Topaloğlu, koronavirüsle mücadeleye devam etmek için mevcut önlemlerin yetersiz olduğunu belirttiği bu videoda görüşlerini paylaştı.

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu, genellikle gazetecileri içeren davalarla ilgilenen avukat Ülkü Şahin ile temasa geçti. Şahin, devam eden salgın sırasında hapishanelerin durumunu tartışırken, gazetecileri parmaklıklar ardında tutmanın adil olmadığını belirtti.

“Gazeteciler gazetecilik faaliyetinden yani yazılarından, haberlerinden, paylaşımlarından, konuşmalarından, fotoğraflarından dolayı genel olarak terör örgütü üyeliği ve propaganda suçlaması ile cezaevinde tutuluyor. Bu fiiller şiddet içermiyor. Ancak meclisteki infaz paketinde cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, uyuşturucu gibi şiddet fiili içeren pek çok suç tipi paket kapsamında. Bu haliyle iktidarın eli kalem tutan gazetecileri eli silah tutanlardan daha tehlikeli gördüğü bir kere daha teyit edilmiş oldu. Yapılacak düzenlemede şiddet kriterinin gözetilmesi ve infazda eşitliğin sağlanması gerekiyor.” dedi Ülkü Şahin.

Yetkililerin, olası bir yasal düzenlemede şiddet kriterinin dikkate almalarının ve hükümetin adaleti güvence altına almasının gerekliliğini de sözlerine ekledi.

“Koronavirüsün cezaevi koşullarında yayılma potansiyelinin yüksekliği de gözetilerek cezaevindeki gazetecilerin ifade, basın ve özgürlük güvenlik hakkının da ötesine geçerek yaşam hakkına yönelik bir müdahale ile karşı karşıyız. Türkiye'nin taraf olduğu ve bağlayıcılığı olan BM ve Avrupa Konseyi düzenlemelerinde devletin özgürlüğünden yoksun bıraktığı bireylerin sağlığını ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü vardır. Acilen tahliye edilmelerini, gerekli hijyen önlemlerinin alınmasını talep ediyoruz. Cezaevindeki gazeteciler de "evde kalsın" diyoruz.” diye ekledi.

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu, Türkiye'de gazeteci olarak çalışmaları nedeniyle hapsedilen tüm kadın gazetecilerin yanında duruyor. Tüm dünyayı felç eden bu küresel salgın sırasında, yetkililerin tüm gazetecileri serbest bırakmaları ve sağlık ve güvenliklerini sağlamak için evlerinde kalmalarına izin verilmesini talep ediyoruz. Hükümet bu salgının, özellikle hapishanelerin içinde yayılmasını önlemek için gerekli önlemleri almalı ve basının pandemiyi adil ve şeffaf bir şekilde kamuya ulaştırmasına izin vermelidir.

...

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu, kadın gazetecilere yönelik küresel bir destek örgütüdür. Dünyanın dört bir yanındaki birçok ülkedeki kadın gazeteciler için mentörlük projesine öncülük eden ve kadın gazeteciler için özgür basın ortamına odaklanan ilk örgüttür. Kadın Gazeteciler Koalisyonu olarak dünyanın herhangi bir yerindeki kadınlara yönelik her türlü suistimalin durumunu ayrıntılı bir şekilde belgelemekteyiz. Bireyler ile kurumları biraraya getiren sistemimiz, kadın gazetecilerin endüstride çalışmasına yardımcı olmak için gereken deneyim ve danışmanlığı bir araya getirir. Amacımız, kadın gazetecilerin güvenle çalışabileceği ve gelişebileceği güçlü bir mekanizma geliştirilmesine yardımcı olmaktır.

Daha fazla bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.womeninjournalism.org.

press@womeninjournalism.org

 

The Coalition For Women In Journalism closely monitors the incidents in Turkey with great concern. Since March 8, Women's Day, police violence against women journalists increasingly continues in the country. As the coalition, we urge the Turkish state to provide a free environment for journalists. Following the news is our most fundamental democratic right to report. We demand the immediate release of our detained colleagues. Journalism is not a crime. Journalism cannot be prevented.

If you have been harassed or abused in any way, and please report the incident by using the following form.

Previous
Previous

Mexico: Despair Reins As Journalist Maria Hernández Shot Dead In Broad Daylight

Next
Next

Turkey: Imprisoned Women Journalists At Risk Amid Covid-19 Outbreak