Ankara’dan Diyarbakır’a Gazeteci Ve Kadın Dayanışması

Yer: Türkiye, İstanbul    
Tarih: 21 Haziran, 2022
Available in: 🇬🇧 English

Ceren İskit, Araştırma Koordinatörü

18 Haziran Cuma günü Disk Basın-İş’in çağrısıyla tutuklanan dördü kadın 16 gazetecinin yalnız olmadığını göstermek, dayanışmayı büyütmek için Gazetecilikte Kadın Koalisyonu (CFWIJ) olarak Ankara’dan Diyarbakır’a yola çıktık. Zira gazetecilik faaliyeti nedeniyle haksız yere tutuklanan meslektaşlarımızın bir an evvel serbest bırakılmasını istiyorduk. Yalnız olmadıklarını, seslerinin kısılmayacağını onlarla paylaşmak istiyorduk. 

İstanbul’dan sabahın erken saatlerinde yola çıkan Disk Basın-İş temsilcileri ve gazetecilerin Diyarbakır’dan önce ilk durağı Ankara’ydı. Ankara’dan ben ve iki gazeteci arkadaşım da yolculuğa dahil olduktan sonra 19 Haziran sabahı saat 06.15 civarı Diyarbakır’a vardık. Ankara’dan itibaren 15 saat süren yolculukta, iki sivil polisin İstanbul’dan yola çıkan araçtakilere DİSK Basın-İş’ten olup olmadıklarını sormaları ve polislerin aracın plakasını not almaları sonucu Kayseri’de Genel Bilgi Taraması’na (GBT) girdik. İstanbul’dan gelen arkadaşlar da ben de yolculuk süresince birtakım polis taciziyle karşı karşıya kalacağımızı bekliyorduk. Öyle de oldu. Hemen ardından bir sonraki GBT kontrolü ise Diyarbakır girişinde yapıldı. Şehre vardığımızda bambaşka bir tablo ile karşılaştık. GBT’nin ardından takibe alındığımızı otobüsten indiğimizde fark ettik. Bir grup sivil polis attığımız her adımı takip etmek için sabahın erken saatlerinden itibaren mesaiye başlamıştı.

Diyarbakır’da ilk durağımız Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFGD) oldu. Burada gazeteciler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve basın meslek örgütlerinden katılanlarla söz konusu baskılara ve tutuklamalara dair neler yapılabileceği, tutuklu gazeteciler için nasıl bir kamuoyu oluşturulabileceği, bizim ve bizim gibi basın meslek örgütlerinin üzerine düşen sorumlulukların neler olabileceği tartışıldı. İki saat süren toplantının ardından JİNNEWS ofisini ziyaret etmek tekrar yola çıktık. Dernekten ayrıldığımızda ise gördüğümüz tabloda takip eden polis sayısının arttığına beraber şahit olduk. Attığımız her adım izlenmeye devam ediliyordu.

JİNNEWS ofisine ulaştığımızda ise gazeteci Beritan Canözer, ofise düzenlenen polis baskınını anlatmaya başladı. Güvenlik güçlerinin eş zamanlı düzenlediği baskınlardan önce ajansa ‘adres tespiti’ için polis memurlarının geldiğini söyleyen Beritan, söz konusu girişimin düzenlenecek baskınlarının habercisi olduğunu da vurguladı. Sürekli polisin gölgesinde mesleklerini yapmaya çalıştıklarını belirten gazeteci, ajans muhabirlerinin gittikleri haberlerde birçok tacize maruz kaldıklarının da altını çizdi. 

Güneydoğudaki kadın gazetecilerin yüzleştiği sorunları JİNNEWS muhabiri Şirin Çınar’a sorduğumda ise aldığım cevap oldukça endişe vericiydi. Polisin sürekli gazetecileri her yerde takip ettiğini belirten gazeteci, sahada çalışan kadın gazetecilerin takip edilmenin yanı sıra güvenlik güçleri tarafından birçok tacize maruz kaldığını anlattı. Kadın gazetecilerin herhangi bir konu hakkında haber takibi yapmak için sahaya çıktığında kimlik kontrolünden üstlerinin aranmasına kadar birçok uygulamaya tabii tutulduklarını vurgulayan Şirin, polisin sözlü tacizi ve tehditlerinin de işin cabası olduğunu sözlerine ekledi.

Şirin, “Türkiye’deki şartlara baktığınız zaman sadece kadın gazeteci olarak zorluklar çekmiyorsunuz. Kadın olmanız bile yeterli oluyor bu zorlukları çekmeniz anlamında. Tabi bir de kadın gazeteciyseniz bu anlamda daha çok zorluğa daha çok mücadeleye göğüs geriyorsunuz” şeklinde konuştu. 

JİNNEWS Diyarbakır ofisinde birçok dijital materyal, dergi, kitap ve gazeteye el konulduğunu anlatan Beritan ise kadın dayanışmasının büyümesi gerektiğini vurguladı. İstanbul Sözleşmesinin feshedilmesinin kadın gazetecileri de olumsuz yönde etkilediğini vurgulayan gazeteci, kadınların işyerinde, sokakta, otobüste her yerde erkek şiddetini hissettiğini ancak gazetecilik mesleğiyle birlikte devlet baskısının da eklenmesiyle durumun iki kat fazla gazetecilere döndüğünü söyledi. Bu konuda kadın dayanışmasının önemine vurgu yapan Beritan, baskıların ancak dayanışmanın büyümesiyle son bulacağını ifade etti.

8 Haziran sabahı düzenlenen polis baskınına yönelik ajanstan yetkili kimseye bilgilendirme yapılmadığını da sözlerine ekleyen gazeteci, zarar tespit tutanağının henüz ellerine ulaşmadığını, dolayısıyla ofiste ne yapıldığına dair bir bilgi olmadığını anlattı. JİNNEWS olarak söz konusu baskına yönelik suç duyurusunda bulunduğunu söyleyen gazeteci. ajansın kapısını kırarak arama yapan polislerin iki diz üstü bilgisayar, bir montaj bilgisayarı, beş bilgisayarın ise hard disklerine el koyduğunu, hard diskleri alırken bilgisayar kasalarına verilen zarar yüzünden şu anda o bilgisayarların kullanılamaz hale geldiğini de ifade etti.

JİNNEWS ziyaretinin ardından polis baskınına uğrayan prodüksiyon şirketleri önünde basın açıklaması için gittiğimizde ise korkunç bir tabloyla karşı karşıya kaldık. İki TOMA, bir akrep zırhlı aracın ve en az dört polis minibüsünün, çevik kuvvet görevlileri ve sivil polislerin karşıladığı yerde bir avuç hak savunucusu, gazeteci ve basın meslek örgütleri temsilcileri olarak basın açıklaması yaptık. Neredeyse kişi başına üç polisin düştüğü açıklamada, ben de CFWIJ’i temsil ederek basın özgürlüğü ihlallerinin artık Türkiye’de kontrolden çıktığını söyledim. Zira artık bu sorun son derece tehlikeli bir boyuta ulaştı.

Ne uzun ne kısa: "Ne yazık ki basın özgürlüğü için çok karanlık günlerden geçiyoruz. Gazetecilere yönelik baskılar giderek artıyor. Biz burada 16 tutuklu gazetecinin yanında olmak için dayanışmayı büyütmek için buradayız. Özellikle tutuklu dört kadın gazeteci arkadaşımız için buradayız. Bu sene basın özgürlüğü ihlallerinde Türkiye ilk sıralarda yer aldı. Kadın gazeteciler, "örgüt üyeliği", "propaganda yapmak" suçlamasıyla ya yargılanıyor ya tutuklanıyor ya da haklarında soruşturma açılıyor. Ancak bu kadın gazeteciler sadece gazetecilik faaliyeti yürütüyor ve hakikatin peşinde koşuyorlar. Biz burada onları yalnız bırakmamak için Ankara'dan geldik. Arkadaşlarımızla birlikte dayanışma için buradayız. Tek bir şey söyleyeceğim: Gazetecilik suç değildir. Özgür basın susturulamaz."

Henüz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) genel kurulda tartışılacak “dezenformasyon yasası” gündemdeyken, “yanlış haberle mücadele” diye adlandırılan bir yasa meclisten geçmek ve tabiri caiz yerindeyse fermanımızı ilan etmek üzereyken dayanışmanın büyümesi gerekiyor. Ülkenin bir yanında gazeteciler zaten mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek asılsız suçlamalarla yargılanırken diğer yanında gazeteciler yine meslekleri nedeniyle tutuklanmaya başladı. Her haftamız gazeteci davaları, eğer dava yoksa haklarında açılan soruşturmaları takip ederek geçmeye başladı. Bütün bunları değerlendirdiğimizde artık sözün bittiği yerde olduğumuzu sanıyorum söylememize lüzum yok.

Dolayısıyla ne Diyarbakır’ın sıcağı ne polisin tacizi bizim sözümüzü söylememize engel olmamalı. Mesleğini evrensel ilkeler doğrultusunda yapmaya çalışan, gerçeğin peşinden koşan, kamu yararı için gelişmeleri araştıran, aktaran gazetecileriz. Diyarbakır’daki meslektaşlarımız gibi haksız yere yargılanan, tehdit edilen, şiddete uğrayan bütün gazetecilerin yanında olmaya, yalnız olmadıklarını söylemeye, dayanışmayı büyütmeye devam edeceğiz.

 

Gazetecilikte Kadın Koalisyonu, kadın gazetecilere yönelik küresel bir destek örgütüdür. Dünyanın dört bir yanındaki birçok ülkedeki kadın gazeteciler için mentörlük projesine öncülük eden ve kadın gazeteciler için özgür basın ortamına odaklanan ilk örgüttür. Gazetecilikte Kadın Koalisyonu olarak dünyanın her yerindeki kadınlara yönelik her türlü hak ihlalini ayrıntılı bir şekilde belgelemekteyiz. Bireyler ile kurumları biraraya getiren sistemimiz, kadın gazetecilerin sektörde özgürce çalışmasına yardımcı olmak için gereken deneyim ve danışmanlığı bir araya getirir. Amacımız, kadın gazetecilerin güvenle çalışabileceği ve gelişebileceği güçlü bir mekanizma geliştirilmesine yardımcı olmaktır.

If you have been harassed or abused in any way, and please report the incident by using the following form.

Previous
Previous

Turkey: Judge Holds SLAPP Hearing In Target Hazal Ocak’s Lawyers’ Absence

Next
Next

Turkey: A Story Of Solidarity And Sisterhood From Ankara To Diyarbakır